CHP’nin eski “uzlaşıları”
Yerel parlamento, seçilmiş vali, özel polis
Ümit Yenişehirli
Cumhuriyet Halk Partisi listesinden Esenyurt Belediye Başkanlığına seçilen Kürt politik hareketinin etkin isimlerinden Ahmet Özer’in tutuklanması tartışılmaya devam ediyor.
Özer, iktidara karşı muhalif odakları “bir şekilde” aynı hedef için harekete geçirme amacını kamufle etmek için bulunan deyimle, “kent uzlaşısı” çerçevesinde, DEM Parti tabanından aldığı oylarla İstanbul Esenyurt Belediye Başkanlığı’nı kazanmıştı.
Siyasette “kent uzlaşısı” kavramı yeni olsa da benzer “uzlaşılar” CHP’nin geçmişinde de vardı.
GÜNEYDOĞU’DAN OY ALABİLMEK İÇİN…
12 Eylül 1980 darbesinin ardından kapatılan CHP’nin yerine askeri cunta tarafından “solcu” olarak kurdurulan Halkçı Parti, 1983 ve 1987 seçimlerinden beklenen başarıyı sağlayamamıştı.
Bunun üzerine Erdal İnönü ve arkadaşlarının öncülüğünde, ağırlıklı olarak CHP’li kadrolarca kurulan Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SODEP), HP ile birleşerek SHP adıyla yoluna devam etmişti. SHP, 1995 yılında da yeniden açılan CHP ile birleşerek hükmü şahsiyetine son vermişti.
Türkiye, 1991 genel seçimlerine giderken, partiler arası ittifaklar gündeme gelmişti. Kısa bir süre sonra CHP ile birleşecek olan Sosyal Demokrat Halkçı Parti de, hemen hiçbir zaman varlık gösteremediği Güneydoğu ve Doğu’da iyi bir seçim sonucu yakalayabilmek için arayışa girmişti.
Erdal İnönü’nün genel başkanlığındaki SHP, bu amaçla dönemin bölgedeki siyasi oluşumu Halkın Emeği Partisi ile görüşmelere başlamıştı.
ECEVİT: BÖLÜCÜLERLE İŞBİRLİĞİ YAPIYORSUNUZ
SHP ile HEP arasındaki ittifak görüşmelerinin ilerleyip olgunlaşması üzerine, siyasette hararetli tartışmalar yaşanmıştı. Eski CHP’lilerle siyaset yapmak istemeyerek kendi partisini kuran Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Bülent Ecevit, ilk olarak SHP’den gelen işbirliğini reddetmişti.
Ecevit daha sonra da işbirliğine yönelik eleştirilerine başlayarak, SHP’nin sırf biraz fazla oy alabilmek için HEP’le ittifak yaptığını belirterek,“SHP bölücülerle işbirliği yapıyor.” demişti.
SHP’DEN “SEÇİMDEN SONRA AYRILMAYACAKLAR” YALANI
İki parti; Adıyaman, Batman, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Mardin, Muş, Şanlıurfa ve Van gibi illerde SHP’nin milletvekili adaylarının HEP tarafından belirlenmesinde anlaşmıştı. Ayrıca İstanbul ve İzmir’de de HEP kökenli adaylar SHP listesinde yer alacaktı.
HEP’lilerin SHP’ye katılması, o günlerde sadece rakip partilerde değil aynı zamanda SHP içinde de eleştirilere sebep olmuştu. SHP’de Ertuğrul Günay, Fikret Ünlü, Güneş Gürseler gibi isimler, bu ittifakı “ilkesizlik” olarak nitelendirmişti. SHP’de ittifaka destek verenler arasında ise Hikmet Çetin, Fikri Sağlar, Mehmet Moğultay ve Eşref Erdem gibi partililer vardı.
Kamuoyunda, HEP’le yapılan ittifaka yönelik tepkiler giderek artınca SHP yönetimi, ortamı yatıştırabilmek umuduyla, HEP listelerinden gelen isimlerin seçimden sonra partilerine dönmeyip, SHP’de siyaset yapmaya devam edeceklerine ilişkin bir açıklama yapmak zorunda kalmıştı.
Ancak HEP Genel Başkanı Fehmi Işıklar, verdiği bir beyanatla SHP’nin açıklamasının gerçek dışı olduğunu ortaya koymuştu. Işıklar, “İki parti birleşmedi,bu sadece bir seçim ittifakı.” demişti.
YEREL PARLAMENTO, SEÇİLMİŞ VALİ, ÖZEL GÜVENLİK GÜCÜ
Seçimler yaklaşıp, programlar, seçim beyannameleri, vaatler peş peşe gelmeye başlayınca, sıkıntının çok daha büyük olduğu ortaya çıkacaktı. 1991 seçimlerine SHP listelerinden giren HEP, parti programında yer alan görüş ve vaatlerle seçim propagandasının çerçevesini oluşturmuştu. Bu vaatler HEP tabanında heyecana, özellikle İç Anadolu ve Batı bölgelerinde ise SHP’ye yönelik tepkilere yol açıyordu.
SHP listesinden seçimlere giren milletvekili adaylarının söylemleri, HEP tarafından dolaşıma sokulan seçime ilişkin belgeler, basında yer alan HEP orjinli isimlerin değerlendirmeleri şu yaklaşımlardan oluşuyordu:
“Yerel yönetimler merkezin baskısından kurtarılarak gerçek anlamda demokratik bir yapılanma sağlanacak. Antidemokratik yasalar kaldırılacak. Vali ve kaymakamlar seçimle göreve gelecek. Yerel yönetim organlarının demokratik işleyişini engelleyebilecek her türlü müdahaleye son verilecek. Yerel yönetimler üzerinden merkezi yönetimin vesayeti kaldırılacak. Merkezi idare küçültülecek. Yerel yönetimler kendi meclisleri yoluyla yerel parlamentolar statüsüne kavuşturulacak. Eğitim, sağlık ve iç güvenlik gibi alanlarda yerel yönetimlere yetki verilecek.”
İNÖNÜ: DEMEK Kİ HALKA YETERİNCE ANLATAMAMIŞIZ
Nihayet seçimler yapılmış ve SHP Doğu ve Güneydoğu’da yine de umduğu sonuçlara fazla yaklaşamamış, İç Anadolu ve Batı bölgelerinde ise büyük bir başarısızlığa imza atmıştı. SHP’nin toplamdaki oy kaybı yüzde10’a yaklaşmaktaydı. Seçimlerde; DYP yüzde 27,03 oranında oy alarak 178 milletvekilliyle birinci parti olmuştu.
İktidardaki ANAP ise yüzde 24,01’le 115 milletvekili çıkarırken, SHP yüzde 20,75 oy oranıyla 88 milletvekili çıkartarak üçüncü parti olmuştu. Merhum Necmettin Erbakan’ın başında olduğu Refah Partisi ise MÇP ve IDP ile yaptığı ittifakla yüzde 16,88 oranına ulaşıp 62 milletvekiline sahip olmuştu. Bülent Ecevit’in DSP’si ise yüzde 10,75 oranındaki oyuyla Meclis’te 7 milletvekilliyle temsil edilmişti.
Seçim sonuçlarını değerlendiren SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, özellikle büyük kentlerde SHP ve DSP oylarının sonucu etkilediğine vurgu yapmıştı. Bu durumu seçim sürecinde anlatmaya çalıştıklarına kaydeden İnönü; “Demek ki halka yeterince anlatamamışız.” demişti.
Seçimlerden bir süre sonra ise SHP listelerinden seçilen 8 milletvekili, daha önce “yedek” olarak kurulan Demokrasi Partisi’ne (DEP) geçmişti.
Prof. Dr. Barış Metin – Aykut Çelik, “Türkiye Cumhuriyeti’nde 1991 Genel Seçimleri ve Erdal İnönü”, Toplum ve Kültür Araştırmaları Derneği Yazıt Kültür Bilimleri Dergisi, Haziran 2021
Prof. Dr. Hüseyin Özgür – Dr. Niran Cansever, “Türkiye’de 1991–2002 Döneminde Yerel Yönetim Reformu Çabalarına Dair Söylemler”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Şubat 2022