Hande Fırat’ın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yaptığı röportaj, manşetten “Esad Şimdi Hazır Değil” başlığıyla sunuldu. Röportajda Türkiye-Suriye olağanlaşmasına ait değerlendirmelerde bulunan Bakan Fidan, şunları söylüyor:
– Türkiye, bu çatışmasızlık ortamında rejimin ve muhaliflerin üzerinde anlaşabilecekleri bir siyasal çerçeveyi oluşturmalarını görmek istiyor.
Suriye açısından, gerçek bir konuşma Suriyeli muhaliflerle olmalı. Bizim temennimiz, Esad’ın kendi muhalefeti ile mutabakatı. Fakat anladığımız kadarıyla kendisi ve ortakları, muhalefetle muahedeye ve büyük bir olağanlaşmaya hazır değil.”
Aydınlık gazetesi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamalarını Suriyeli yetkililere sordu.
Üst seviye bir Suriyeli diplomat, şunları söyledi:
“Muhalefet, fakat hangi muhalefet? Asıl sorun da bu. Şayet muhalefet, yabancı ülkeler tarafından seçiliyorsa, o vakit bu gerçek bir muhalefet değildir. Sorun gerçek bir muhalefetin olmamasıdır. Öte yandan bu bir iç sorundur. Hiçbir ülke öteki bir ülkedeki hükümete, muhalefetinle şunu yap, bunu yap demez.
“AYNI ŞEYİ BİZİM SÖYLEDİĞİMİZİ DÜŞÜNÜN”
“Aynı şeyi bizim de Türk Hükûmeti ile Fethullah Gülen ortasındaki münasebetler için söylediğimizi düşünün. Bu öteki hiçbir ülkeyi ilgilendirmez. Diğer bir ülkeyle alaka kurmak istediğinizde, memleketler arası ve ikili sıkıntılar hakkında olağan münasebetler kurmalısınız. Onun iç siyasetinin bir kesimi olmamalısınız! Buna olağanlaşma değil hegemonya denir.”
Suriye Ulusal Uzlaşı Komitesi Sözcüsü Ömer Rahmon ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Suriye Devleti’nin milletlerarası garantiler olmadan muhalefetle diyalog kuracağını düşünmüyorum. Suriye Devleti, bu muhalefetin Türkiye ve öbür ülkeler tarafından yönlendirildiğine inanıyor. Münasebetiyle Suriye Hükûmeti öncelikle muhalefeti yöneten ülkelerle diyalog kuracak, milletlerarası garantiler alacak ve ondan sonra muhalefetle ilgili müzakereler yapacak.
“Normalleşme süreci, Ankara ve Şam tarafından tüm terörist kümelerin tasfiyesi, mültecilerin istekli olarak geri dönmesi ve Adana Mutabakatı’na benzeri bir güvenlik muahedesine varılarak hududun teminat altına alınmasından sonra gerçekleşmelidir.”