İsrail ordusunun Lübnan’ın başşehri Beyrut’un merkezine düzenlediği taarruzda 22 kişinin öldüğü, 117 kişinin yaralandığı bildirildi.
2 BÜYÜK PATLAMA YAŞANDI
Beyrut’un merkezinde meydana gelen 2 patlamanın akabinde bölgeden dumanlar yükselmeye başladı. Hücum sonrası bölgeye çok sayıda ambulans ve itfaiye takımı yönlendirildi.
BİNALAR YIKILDI
Bölgedeki görgü şahitlerinin aktardığına nazaran, hücumda amaç alınan bir bina yıkıldı, etraftaki meskenlerde ve araçlarda da hasar oluştu. Lübnan Sağlık Bakanlığı, saldırıda 22 kişinin öldüğünü, 117 kişinin de yaralandığını açıkladı.
NASRALLAH’IN KAYINBİRADERİ DE ÖLDÜ İDDİASI
Öte yandan İsrail’in Kanal 12 televizyonunun haberinde, taarruzun amacında İsrail’in hava atağında hayatını kaybeden Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın kayınbiraderi ve Hizbullah’ın üst seviye isimlerinden Vafik Safa’nın olduğu argüman edildi. Taarruz ve maksatta Safa’nın olduğu istikametindeki argüman hakkında İsrail makamlarından ise şimdi bir açıklama yapılmadı.
YENİ TAHLİYE UYARISI
İsrail, Beyrut’un güneyinde Hizbullah’ın kalesi olarak bilinen Dahiye için yeni tahliye uyarısı yaptı.
İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X toplumsal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Dahiye’deki kimi bölgeleri içeren bir harita yayımlayarak haritada işaretli olan bölge sakinlerinden bulundukları yerleri hemen tahliye etmeleri ihtarında bulundu.
BM’DEN ÇAĞRI
Lübnan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Haydi Hachem, Lübnan’daki gelişmeleri ele almak üzere toplanan BM Güvenlik Kurulu’nda konuştu.
İsrail’in milletlerarası hukuku ve BM Şartı’nı ihlal ederek Lübnan’ı işgal etmeye çalıştığını belirten Hachem, BM Güvenlik Konseyi’ni İsrail’in işgalini kınayarak derhal durdurması ve milletlerarası alanda tanınan sonlarına çekilmesini sağlaması için karar alması davetinde bulundu.
Hachem, İsrail’in işgal taarruzlarına karşı şu ana kadar diplomatik gayretlerin başarısız olduğunu söz ederek, “İsrailli öldürme, yıkım ve yerinden etme makinesi, Lübnanlı sivilleri öldürmeye ve Lübnan nüfusunun dörtte birini yerinden etmeye devam ediyor.” dedi.
İsrail’in Lübnan’da “sınırlı operasyon” yaptığı argümanlarını da eleştiren Hachem, “Merak ediyoruz, Lübnan’da hayati altyapıların, ahşap ve kültürel tarihi arkeolojik alanların maksat alınmasının askeri yararı nedir? Tekrar soruyoruz, niçin gazeteciler, yardım vazifelileri ve sıhhat işçisi gaye alınıyor?” diye konuştu.
İran’ın BM Daimi Temsilcisi Amir Said İravani de oturumda yaptığı konuşmada, dünyanın en makus şöhretli terörist rejiminin Lübnan’da savaş cürmü işlediğini belirterek, ABD ve birtakım batılı devletlerin İsrail’in Filistin ve Lübnan halkına karşı soykırımsal savaşına imkan tanıyan hata iştirakini da kınadıklarını kaydetti.
İravani, “İsrail artık milletlerarası barış ve güvenlik için önemli bir tehdittir. Devam eden saldırgan terör hareketleri tüm bölgeyi topyekün savaşa sürüklemektedir.” ikazında bulundu.
İran, İsrail’in Lübnan-Suriye hududunda İran Kızılayı’na ilişkin sahra hastanesini vurduğunu duyurdu
İran Kızılayı’nın X toplumsal medya hesabından yapılan açıklamada, Lübnan-Suriye sınırında kurulu, 56 yatak ve ilaç deposundan oluşan sahra hastanesinin dün gece İsrail’in düzenlediği akında büsbütün yandığı belirtildi.
Hastanenin İsrail taarruzları sırasında yaralanan Lübnanlılara tıbbi yardım sağlamak maksadıyla İran Kızılayı tarafından kısa müddet evvel kurulduğu bilgisi verildi.
İran Kızılayı Başkanı Pir Hüseyin Kolivend, akında can kaybı olmadığını belirterek, “Tüm sıhhat grubumuz inançta lakin hastanenin ambulansları, sıhhat ekipmanları ve materyalleri imha edildi.” sözünü kullandı.
İran Kızılayı, 6 Ekim’de Lübnan-Suriye sınırında sahra hastanesi kurduğunu duyurmuştu.
BMGK’de, “Orta Doğu’daki Durum” başlığı altında gerçekleştirilen oturumda, Hizbullah ve İsrail ortasındaki çatışmaların sonuçları ele alındı.
Orta Doğu’da “gerginliğin azaltılmasının vaktinin geldiğine” vurgu yapan Fransa’nın BM Daimi Temsilcisi Nicolas de Riviere, “Her şeyden evvel Lübnan’da acil ve kalıcı bir ateşkese muhtaçlığımız var.” dedi.
Riviere, “Uluslararası insancıl hukuku muhafazamız gerektiğini hatırlatmamız zaruridir. Bu herkes için geçerlidir. Tüm bölgesel aktörler itidal göstermelidir.” sözünü kullandı.
BMGK’deki son görüşmelerden bu yana “en ufak bir güzelleşme olmadığını”, bilakis durumun “daha da kötüleştiğini” söyleyen Riviere, Hizbullah’ın İsrail’e yönelik taarruzlarına devam etmesini, İsrail’in de “Lübnan’ın egemenliğini ihlal eden kara saldırılarını” eleştirdi.
Fransız diplomat, “Bunun bedelini sivil halk ağır halde ödüyor. 1 milyondan fazla insan yerinden edildi.” diyerek, tahlilin BM’nin 1701 sayılı kararının tam olarak uygulanmasıyla mümkün olacağını vurguladı.
BMGK toplantısında kelam alan İngiltere’nin BM Daimi Temsilcisi Barbara Woodward de Hizbullah ve İsrail ortasındaki çatışmalardan Lübnan’a sığınan Suriyeli mültecilerin olumsuz etkilendiğini belirtti.
İsrail’in sivil kayıpları en aza indirmek için “mümkün olan her şeyi yapması” gerektiğini söz eden Woodward, “Lübnan’daki Suriyeli mülteciler, esasen konutlarından edilmiş durumdalar. Artık bir çatışmaya yahut Esad rejiminin zulmüne maruz kalmak ortasında bir seçimle karşı karşıyalar.” dedi.
Woodward, BM’nin Lübnan Süreksiz Barış Gücü’nün (UNIFIL) 2 üyesinin İsrail askerleri tarafından yaralanması sebebiyle duyduğu tasayı lisana getirirken, bu çeşit atakların “kabul edilemez” olduğunu, tüm tarafların gerekli tedbirleri almaları gerektiğini belirtti.
“İran’ın Hizbullah, Hamas ve Husiler de dahil olmak üzere milislere verdiği dayanakla Orta Doğu’daki istikrarsızlaştırıcı rolünü gözden kaçırmamalıyız.” diyen Woodward, Tahran idaresine İsrail’e taarruzlarını ve milislere verdiği takviyesi durdurması davetinde bulundu.
Barbara Woodward, “Lübnan, Hizbullah ve İsrail ortasında çabucak bir ateşkes ve İsrail-Lübnan hududunun her iki tarafında yaşayan beşerler için güvenlik ve istikrarı yine sağlamak üzere derhal müzakereler gerekiyor.” diye konuştu.
Woodward, diplomasinin yerini şiddetin alması durumunda çatışmaların “daha geniş bölgeye sıçraması” riskinin altını çizdi.