Hashtagler İnternet ve İnsanlık Tarihini Nasıl Değiştirdi?

Bugün herhangi bir sosyal medya platformuna girdiğinizde karşınıza #IranProtests ve #MahsaAmini hastagleri çıkacaktır. İran’da 22 yaşında genç bir kadın olan Masha Amini ‘kıyafet kurallarına uygun olmayan bir şekilde’ sokakta saçı göründüğü için ‘ahlak polisleri’ tarafından gözaltına alındı ve şiddete uğradı.

Masha Amini’nin günlerce komada kalıp ardından hayatını kaybetmesiyle gündem olan bu hashtagler, bir anda internette her yerde aynı ismi ve hikayesini duymamızı sağladı. Üstelik bizim bu ismi ve hikayeyi duymamızın yanında, aynı hashtagler İran’da binlerce insanı aynı paydada buluşturarak bir toplumsal hareket başlattı, dünyanın farklı yerlerinde konuyu gündeme getirmek için bu hashtaglerden yararlanıldı.

Peki bu nasıl gerçekleşti? Nasıl oldu da hashtag bir kelimenin başına geldiğinde onu dünyanın en büyük gündemi haline getirmeyi başardı? 

Hashtagi hashtag yapan, büyük bir yangındı

Muhtemelen pek çoğumuzun sosyal medyayı kullanmaya başladığı andan itibaren hayatında hashtagler var. İnternet dünyasında ortaya çıkan sayısız sembolden biri olan ve yaygın bir şekilde kullanılan hashtag, yıllar içerisinde hem insanlık hem de internet tarihini değiştirerek diğer tüm sembollerden sıyrılmayı başardı.

Bu sembolün bir iletişim ve haberleşme kültürünün temsili olması, 2007’de yaşanan birkaç olayla gerçekleşti. Google ve Uber gibi şirketlerde görev alan, internet kültürünün ve sektörünün içinden bir isim olan Chris Messina, 2007 yılının Ağustos ayında bir blog yayınlayarak Twitter’da ilgili konulara kolay ulaşmak için hashtag kullanmayı öneriyor. Sebebini ise Twitter’da alakasız konuların çok sık karşılarına çıkmasının arkadaş ortamında (yazılım ve bilgisayar mühendislerinden, geliştiricilerden oluşan) bolca konuşulması olduğunu söylüyor.

Messina’nın bu sorunu çözmek için şimdilerde hashtag dediğimiz # sembolünü seçmesinin nedeni ise IRC (Internet Relay Chat) isimli anlık mesajlaşma sistemi. 1988 yılında geliştirilen ve uzun yıllar internet üzerinden ‘chat’ için kullanılan bu sistemde konu başlıklarını ayırmak için ‘#’ kullanılıyor. Yazılım dilinde popüler olan bu simgenin işleri epey kolaylaştırdığını fark eden Messina, benzer bir kullanımın Twitter’da da olması gerektiğini düşünüyor ve blog yazısını yayınlıyor.

Messina bu fikri blog yazısında paylaşmasından sonra bir de Twitter’ın kurucularından biri olan Biz Stone’a sunuyor. Stone ise o konuşmada bu kullanımı sisteme dahil edilecek bir özellik olarak düşünmediğini ve Messina’ya ‘ne duruyorsunuz, kullanın madem’ dediğini anlatıyor…

Ardından Messina ve arkadaşları, farklı konularda konuşmak için Twitter’da hashtag kullanmaya başlıyorlar. Hashtag ismi ise, yazılım dünyasında # işaretinin hash olarak isimlendirilmesinden geliyor. Böylece hashtag ifadesi oluşmuş oluyor.

Birkaç ay boyunca kullanılarak yavaş yavaş Twitter’da yayılmaya başlayan hashtaglerin ilk kez yaygın bir olay için kullanılması ise Ekim 2007’de gerçekleşiyor. San Diego’da yaşanan ve 300 binden fazla insanın tahliye edilmesiyle sonuçlanan büyük bir yangında, Twitter’da kullanıcılar #SanDiegoFire hashtaginde haberleşmeye başlıyor. Böylece hashtagler ilk kez toplumsal bir olayda haberleşme ve bilgi paylaşımı için kullanılıyor.

İki yıl boyunca giderek genişleyen kitlelerce kullanılan hashtagler, 2009 yılında resmen Twitter’ın sistemine dahil ediliyor. Twitter ekibi, hashtagler için özel bir arama aracı geliştirerek kullanımı kolaylaştırıyor ve ardından da zaman içerisinde hashtagler, Twitter’da gündem belirleme aracı haline geliyor.

2010, hashtaglerin toplumsal hareketlerde ne kadar etkili olabileceğini tüm dünyanın gördüğü yıldı

Tüm bu gelişmelerin ardından ilk olarak 2010 yılında bir yanda ‘Arap Baharı’ olarak anılan ve fitili sosyal medyada ateşlenen toplumsal hareketlerin başlaması, bir yandan da Avrupa’da yaşanan ekonomik buhran sonrası ‘kemer sıkma politikası karşıtı’ ayaklanmaların sosyal medyada güçlenmesi, hashtaglerin toplumsal olaylarda ne kadar etkili olabileceğini gösterdi. 

Arap Baharı da Avrupa’daki kemer sıkma politikası karşıtı hareket de takip eden birkaç yıl boyunca devam etti ve her iki harekette de en önemli rol sosyal medyanındı. Çünkü toplum sosyal medyayı sansürsüz ve hızlı bir iletişim ve haberleşme aracı olarak sahiplenmişti. Devam eden yıllarda ülkemizde meydana gelen ‘Gezi Olayları’nda da Twitter ve hashtagler gündemin en önemli oyuncusu ve en büyük tartışma maddesi konumundaydı.

Tüm bu hareketler yıllar içerisinde tüm dünyayı etkileyen olaylardan daha dar kapsamlı toplumsal olaylara kadar, hashtaglerin bir ‘adalet arama ya da ses duyurma aracı’ olarak kullanılmasının önünü açtı. 

Yıllar içinde pek çoğunu hâlâ hatırlayacağınız sayısız hashtag, dünya gündemini ele geçirip büyük etki yarattı. 

#BlackLivesMatter

2012 yılında Amerika’da Trayvon Martin isimli 17 yaşındaki siyahi genç, silahsız olmasına rağmen bir sokakta ortada hiçbir neden yokken vurularak öldürüldü. Onu öldüren kişi olan George Zimmerman ise birkaç saat sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. Bu olay sosyal medyanın en büyük aktivizm hashtaglerinden biri olan #BlackLivesMatter’ın ortaya çıkmasıyla sonuçlandı. Hashtag tüm dünyada yayıldı ve günümüzde siyahilerin yaşam haklarının savunulmasında simge haline gelmiş durumda. Aynı hashtag, 2020 yılında yine bir siyahi Amerikalı olan George Floyd’un bir polis memurunca canice öldürülmesi sonrası yükselişe geçti ve tüm dünyada büyük bir harekete dönüştü. Amerika’da ve Avrupa’da pek çok ülkede, #BlackLivesMatter protestoları düzenlendi. Konunun hashtaglerle gündemde tutulması ve düzenlenen protestolar, katil polisin cezalandırılması sürecinde etkili oldu.

#ALSIceBucketChallenge

Hashtagler yalnızca toplumun tepki gösterdiği ya da ses çıkarmak istediği olaylar için kullanılmıyor. Bunun en büyük ve ilk örneklerinden biri ise hemen herkesin hatırlayacağı #ALSIceBucketChallenge. Bu hashtag ile sosyal medyada kullanıcılar kafalarından aşağı buzlu kovalarla su boşaltmışlardı. Hashtagin ve akımın sebebi ise ALS hastalığı için farkındalık yaratmak ve bağış toplamaktı. Bu kampanya o kadar başarılı oldu ki The ALS Association hashtag kampanyasının aktif olduğu dönemde 700 binden fazla bağışçı kazandı ve yaklaşık bir ayda 48 milyon dolardan fazla bağış topladı.

#HeForShe, #MeToo, #İstanbulSözleşmesiYaşatır

Hashtaglerin toplumsal farkındalık ve kitlesel bir hareket olarak en sık karşımıza çıktığı konulardan biri de kadın hakları. Hem ülkemizde hem dünyada bu konuda pek çok hareket başlatıldı ve her biri oldukça etkili oldu. 

Kadınların eşitlik mücadelesine erkekleri de davet eden bir hareket olan ve Emma Watson’ın başlattığı #HeForShe hareketi uzun süre konuşularak güçlü bir farkındalık yarattı. Kadınların iş dünyasında uğradığı taciz ve şiddete dikkat çekerek bu konuda devrim niteliğinde bir hareket başlatan #MeToo, özellikle Hollywood gibi dev sektörlerde kadın problemlerine dikkat çekerek büyük tartışmalar yarattı.

Ülkemizde ise İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi sonrası başlatılan siyah beyaz fotoğraf paylaşma ve #İstanbulSözleşmesiYaşatır hashtagi konunun gündemde kalmasına etki etti ve devam eden dava süreçlerinde de etkili oldu.

#PrayforJapan, #YouAintNoMuslim, #StopFundingHate

Hashtagler aynı zamanda dünya genelinde ‘farklı’ addedilen, ayrıştırılan ve sınırlarla birbirinden uzaklaştırılan toplumların birbirine yakınlaşmasını sağladı. Japonya’da meydana gelen büyük deprem ve tsunami felaketi sonrası tüm dünya #PrayforJapan hashtagiyle Japonya’ya desteklerini gösterdi. 

Özellikle Avrupa’da ve Amerika’da artışa geçen İslamofobi’nin kaynağı olarak gösterilen ‘terör saldırılarının’ tüm müslümanlarla ilişkilendirilmesinin önüne geçmek ve İslamofobi’nin kötü yanını dünyaya göstermek için kullanılan #YouAintNoMuslim gibi hashtagler, bu konuda oldukça büyük etki yarattı. İslamiyet’in terörle ve şiddetle ilişkilendirilerek Müslüman toplumlara ön yargı ile yaklaşılmasının önüne geçilmesi sağlandı. Günümüzde bu tür hashtaglerin etkisiyle bu konudaki algı büyük oranda değişti. Müslüman görünürlüğü arttı.

Tüm dünyayı ilgilendiren büyük bir sorun olan ve nefret suçuna dönüşen eylemlerle sonuçlanan göçmen karşıtı söylemlere yönelik başlatılan #StopFundingHate hareketi, göçmenlere yönelik önyargının ve nefretin karşısında durarak bu konuda Avrupalı büyük yayın organlarının yayın politikalarının bile değişmesine ön ayak oldu.

#HayvanHaklarıYasasıHemen

Ülkemizde hayvan hakları konusunda farkındalık yaratmak için sosyal medya oldukça etkin şekilde kullanıldı. Hayvan haklarının korunması için talep edilen yasanın #HayvanHaklarıYasasıHemen hashtagi ile gündeme taşınması ve uzunca süre gündemde tutulması bu konuda görünürlük yarattı ve ardından atılan önemli adımlarla bu konuda nihai hedefe olmasa da önemli hedeflere ulaşılmış oldu.

Hashtaglerin hiç mi kötü yanı yok?

Bu soru aslında özellikle toplumsal hareketler yaratan hashtaglere karşı çıkan ve bunları ‘düzenlenmiş oyunlar’ olarak yansıtmaya çalışanların sorduğu bir soru. Fakat hepimizin sorması gerekiyor.

Hashtag aktivizmi olarak literatüre geçen bir adı bile olan bu durumun tabii ki negatif yönleri de var. Hem sosyolojik hem psikolojik açıdan etkileri noktasında halen daha tartışmaların devam ettiği bu konuya değinirken, negatif etkilerinden de bahsetmek gerekir.

İlk sırada gelen durum hashtag aktivizminin çoğu zaman kişileri ‘paylaştım, bitti’ türünden bir eylemsizliğe iterek pek çok konuyu hızlıca yanıp sönen bir gündem haline getirmesi. Sosyal medyanın kanıtlanmış gücü hepimizin psikolojisinde öyle iyi yer edindi ki, çoğu zaman bir haksızlık ya da fikirlerimize aykırı bir durum yaşandığında bu konuda paylaşım yapmak vicdanımızı rahatlatmaya ve üzerimize düşeni yaptığımıza inanmaya yetiyor. Bu da beraberinde çok konuşulmuş ama çözülememiş toplumsal sorunlar getiriyor.

İkinci ve en önemli noktalardan biri de, hızlıca haber yayma gücü olan hashtaglerin sahte bilgilerin yayılmasındaki etkisi. İnternet kullanıcılarının büyük çoğunluğu gördüğü bir bilginin doğruluğunu teyit etmeye gerek görmeden paylaşma güdüsüne sahip. Bu da sahte bir gündemin ya da haberin tek bir hashtagle anında yayılabilmesi anlamına geliyor. Günümüzde bu konuda bilinçlendirme çalışmaları devam etse de yine de durumun büyük bir sorun olduğu gerçeği değişmiyor.

Son olarak her iki maddeye de bağlı olarak, ‘troll ordusu’ diye sık sık andığımız; çoğu zaman gerçek bir kişi ile bağlantısı bile olmayan bot hesapların yarattığı sahte gündemler ve hedef gösteren hashtagler, ne yazık ki bu konuda atılan pek çok adıma rağmen çözülememiş bir sorun. 

Her şeye rağmen hashtagler, sesini duyurmak isteyenler için hâlâ büyük bir güç.

Tıpkı günlerdir sosyal medyada konuşulan ve konuşulmaya devam edecek olan #IranProtests ve #MahsaAmini hastaglerinde olduğu gibi. Genç bir kadının ismi ve acı dolu hikayesi bu sayede duyuluyor. Yaşanan zulüm görünür oluyor. 

İran’da ‘yaşam hakları’ için mücadele eden tüm kadınların ve erkeklerin dünyanın geri kalanından gördüğü destek, bize aynı zamanda doğru an geldiğinde diğer tüm sınırları ortadan kaldırıp nasıl birlikte ses çıkarabileceğimizi gösteriyor. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir