Hürriyet yazarı Fatih Çekirge, Dünya Bankası’nca ilk kez verilen “İklim ve Kalkınma Liderlik Ödülü” sırasında, Emine Erdoğan’a ‘Çevre Bakanlığı tarafından kurulan Türkiye Çevre Ajansı’nı Emine Erdoğan yönetecek’ iddialarını sorduğunu yazdı.
Fatih Çekirge, Emine Erdoğan’ın cevabını şöyle aktardı:
“Bunları ortaya atanlara inanamıyorum… Nasıl bir şeydir bu? Bilin ki bu bir ahlaki meseledir. Nasıl böyle düşünebilirler… Kurulan ajans, devletin resmi kurumu. Bana nasıl bağlı olabilir? Benim o ihalelerle ne ilgim olabilir? Devlet düzeninde böyle bir şey olabilir mi? Etik dışı, ahlak dışı, akıl dışı buluyorum bu iddiaları. İnanın bu bir ahlaki meseledir. Yalan olduğunu tekzip ettik. Kararlar alındı.”
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Fatih Çekirge’nin, Emine Erdoğan’a yanlış soru sorduğunu ifade ederek bu konu hakkında bir yazı yazdı.
Faruk Bildirici’nin yazısı şöyle:
“Meğer Emine Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel de “Medya etiği uzmanı” olmuş da haberimiz yokmuş. BirGün’ün “Müsilajdan rant alanı yaratıyorlar” haberine gönderdiği “Düzeltme ve Cevap” metninde gazetecilere “Basın Meslek ilkesi” öğretmeye kalkmış:
“En temel gazetecilik ilkesi gereği basın meslek ahlakına sahip her gazeteci, iddialarını kaleme almadan önce muhataplarına sormakla mükelleftir. Eser sahibi doğru bilgiyi almak yerine bilinçli, taammüden yanlış ve iftira niteliğindeki bilgiler ile yazısını hazırlamıştır. Böylece basın meslek ilkelerinin açıkça çiğnendiği de görülmektedir.”
Sanırsınız BirGün muhabiri telefonla aradığı anda hemen Emine Erdoğan’a ulaşabiliyor ya da bir yerlerde dolaşırken yanaşıp sohbet edebiliyor! Gerçekte bırakın BirGün muhabirini iktidar medyasından muhabirler bile öyle kolayca Emine Erdoğan’a ulaşıp soru soramıyor, yanına yaklaşamıyor. Hanımefendi “kontrollü röportajları” tercih ediyor.
Bağlanmak ile himaye etmek aynı mı?
Bu haberler yazılıp çizildikten aylar sonra nihayet dün bir gazeteci Emine Erdoğan’a Saray’daki bir törende yaklaşarak Çevre Ajansı ile ilişkisini sormuş ama o da yanlış sormuş.
Soruyu soran gazeteci Hürriyet’ten Fatih Çekirge. Dünkü yazısında önce Emine Erdoğan’a çevre sorunlarına ilgisinden ötürü övgüler düzüyor; Dünya Bankası’nın Emine Erdoğan’a “İklim ve Kalkınma Liderlik Ödülü” vermesinin kendisiyle ilgili haberleri tekzip ettiğini, zaten bu iddialara inanmadığını vurguluyor. Sonra da aslında kendi inandığını Emine Erdoğan’a doğrulatmak üzere soruyor:
“Çevre Bakanlığı tarafından kurulan Türkiye Çevre Ajansı’nı Emine Erdoğan yönetecek. Kıyılardaki ihaleler Emine Erdoğan’a bağlandı. Hanımefendi, ödül için kutluyorum. Ama biliyorsunuz bir süredir bazı iddialar ve saldırılar var. Malum Türkiye Çevre Ajansı…”
Emine Erdoğan da “Bilin ki bu bir ahlaki meseledir” diye başlıyor yanıtına:
“Kurulan ajans, devletin resmi kurumu. Bana nasıl bağlı olabilir? Benim o ihalelerle ne ilgim olabilir? Devlet düzeninde böyle bir şey olabilir mi? Benim çevre için, çocuklarımızın geleceği için yaptıklarım ortada. Bunca şey yapıyorum. Sonra böyle bir ahlaki sorunla karşılaşıyorum… İnanın bu bir ahlaki meseledir. Yalan olduğunu tekzip ettik. Kararlar alındı.”
Gazetecinin sorusu yanlış olunca cevabın da yanlış olması doğal. Gazeteci böyle yanlış bir soru ve sorunun üzerinden bu denli uzaklaşan bir yanıt alarak, Emine Erdoğan ve Çevre Ajansı hakkındaki bütün iddiaları temize çekmiş oluyor.
Oysa Emine Erdoğan’ın “tekzip” ettirdiği haberlerde ne Fatih Çekirge’nin sorusundaki gibi ne de Emine Erdoğan’ın yanıtındaki gibi bir iddia var! BirGün’ün haberinde “Çevre Ajansı’nın Emine Erdoğan’ın HİMAYESİNDE kurulduğu” belirtiliyor; “Emine Erdoğan’a BAĞLANDIĞI” gibi bir ifade yok! Bir kurumun bir kişiye “bağlanması” ile onun “himayesinde” olması aynı olamaz.
Fatih Çekirge’nin ve de Emine Erdoğan’ın “bağlanma” ile “himaye” sözcükleri arasındaki farkı biliyor olmaları gerek. Burada yeniden anlatmama gerek yok sanırım. Ama şu kadarını söyleyeyim, Emine Erdoğan zaten o yanıtında olduğu gibi, daha önceki tüm konuşmalarında da bırakın “Çevre Ajansı”nı, devletin “çevre” konusundaki tüm faaliyetlerine katkısından, koruyup kolladığından, hata kanatları altına aldığından övünçle bahsetmiyor mu?
Avukatı da “himaye” demişti
Nitekim avukat Ahmet Özel, BirGün’e gönderdiği -Emine Erdoğan’ın deyimiyle- “tekzip” metninde Emine Erdoğan’ı da tekzip etmişti! Çünkü metinde “bağlanma”dan söz etmiyor; “Çevre Ajansı’nın Emine Erdoğan’ın himayesinde kurulduğu gerçeği yansıtmamaktadır” diyor ve ekliyordu:
“Kanun teklifinin usulsüzlük yapılarak TBMM’den önce Emine Erdoğan’a götürüldüğü iddia edilmiştir. Süreç hukuka uygun şekilde yürütülerek içtüzük, teklif ve komisyon aşamaları geçirildikten sonra Emine Erdoğan’ın çevre projelerine ilgisi ve katkılarından ötürü yalnızca bilgilendirmek amaçlı Adalet ve Kalkınma Partisi görevlilerince kendisine bir ziyaret gerçekleştirilmiştir. Akabinde konuyla ilgili olarak 03 Aralık 2020 tarihinde Konya Milletvekili Selman Özboyacı tarafından açıklama yapılmış, konu açıklığa kavuşturulmuştur.”
Gazetecilere gazetecilik öğretmeye kalkan avukat Özel, ya “düzeltme”ye çalıştığı haberin içeriğinden habersiz ya da bilerek yanlış aktarıyor. Zaten BirGün’ün haberinde de “Çevre Ajansı kurulmasına ilişkin kanun teklifi Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeden önce Cumhurbaşkanının eşi Emine Erdoğan’a sunulmuştu” deniliyordu. Avukat, haberde olmayanı yalanlıyor!
Meclis’teki görüşmeler doğruluyor
Kaldı ki, Selman Özboyacı da açıklama yapmamış, eleştiriler üzerine ziyareti doğrulamak zorunda kalmıştı. Çevre Ajansı kurulması teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesiyle ilgili olarak 3 Aralık 2020 tarihinde Cumhuriyet’te yayımlanan haberde şöyle deniliyordu:
“CHP Milletvekili Murat Bakan, AKP’li Selman Özboyacı’nın kanun teklifini Genel Kurul’da görüşülmeden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a sunmasını eleştirdi. Özboyacı, ‘Hanımefendiyi bilgilendirmek için böyle bir ziyaret yaptık’ yanıtı verirken; AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, ‘Devlet başkanlarının eşleri görevleri gereği sosyal sorumluluk projeleri yürütür’ dedi. Bunun üzerine Bakan, ‘Yasama faaliyeti sosyal sorumluluk projesi mi’ diyerek Özkan’ı eleştirdi.”
BirGün’ün yazdıklarını doğrulayan bu haber halen yayında, TBMM tutanakları da arşivlerde. Emine Erdoğan ve avukatı ise güya yalanlayıp erişim engellemesi getirip duruyorlar…
Odatv.com