Burcu Göksüzoğlu / FİNANS SOHBETLERİ
Borsada son günlerde yaşanan yükselişin nedeni ne?
Öncelikle endekste olumlu bir havamız vardı. Birkaç haftadır 3600’ün üzerine yükselemiyorduk. Öyle bir hava olmuştu ama yine de düşüşler olmuyordu, satışlar yoktu. Hep şu yorumu yapıyoruz yani, tamam endeks yükselemiyor da Türkiye’de şu anda hisse senedinden başka enflasyona karşı gidebileceğiniz alternatif bir yatırım alanı yoktu. Bu borsanın yükselişinin en önemli arkasında yatan bir sebep. Nitekim bu endeksin düşüşünü de önledi. 3600’ün üzerine atamadık ama aşağıya da inemedik. Sıkışan endeks yukarı yönlü bir sıçrama şeklinde hareket etti. Bankalardan geçen hafta cuma günü asıl ilk sinyali aldık. Şu anda sert ve agresif bir şekilde bankalarda bir hareket var. Borsa endeksi tarihi zirvelerde. Teknik olarak 4100-4200’de bir hedef var, muhtemelen olacak. Şu anda bankaların yükselmesinden daha normal bir durum olamaz. Hem endekste bir yıldır çok ciddi bir ralli var. Ve bu rallinin içerisinde bankalarda ağustos eylül hareketleri hariç öyle çok önemli hareketler yoktu. Oysa net kar olarak çok ciddi artışlar var. Takipteki alacaklar oranında düşüşler var, net faiz marjı olarak yükseliş var. Net kar olarak zaten bu çeyrek için de çok çok güçlü karlar o tarafta alacağız. Bankaların aslında temel olarak, değerleme olarak yükselmelerinden daha normal bir durum yok. Eylül ayı yükselişinin de biz ilk başta böyle bir hareket olduğunu zannetmiştik ama bizim bir yıl daha beklediğimiz bir yükselişi bir ayda yapması çok olağanüstüydü yani inanılmaz bir olağan dışılık oranı vardı. Nitekim sonrasında neler olduğu da anlaşıldı. Şu anda daha sağlıklı hareket var. Borsa İstanbul’un getirdiği bazı uygulamalar vardı biliyorsun vadeli işlemlerde. O uygulamaların da faydasını şu anda görüyoruz. Geçen sefer çok az işlem hacmiyle oluyordu. Şu andaysa hacimli bir yükseliş var ve genele yayılmış bir yükseliş var.
GIDA PERAKENDESİ ÖNE ÇIKACAK
Borsada gözler üçüncü çeyrek bilançolarında. Hangi sektörler öne çıkacak?
Bankalarda çok iyi karlar olacak. Havacılıkta güçlü karlar alacağız, bununla beraber perakende şirketlerinde, gıda perakendesinde özellikle iyi rakamlar olacak. Perakende olup da gıda dışı olanlarda mesela bir giyim sektörü olabilir. Vakko, Teknosa gibi firmalar var. Bunlar da çünkü perakendede ve hizmet sektörü olarak işe dönüyorlar. Migros’ta, BİM’de, Şok Marketler’de güçlü karlar alacağımızı tahmin ediyoruz. Hizmetle çok iç içe girmiş bir sektör olarak kağıt ve ambalaj sektörü son iki çeyrektir çok güçlülerdi, yine güçlü rakamlar alacağımızı bekliyoruz. Gıdayı üretenlerde yine güçlü rakamlar var. Mesela bir Konfrut Gıda, Yayla Gıda, Hektaş bu şirketlerde yine güzel rakamlar olabileceğini öngörüyoruz. Enerjiler, enerji fiyatları hala çok yüksek inanılmaz cirolar var ve bu cirolar hala devam ediyor. Enerji şirketlerinin net karlılıkları yine güçlü olacak bunların içinde de yenilenebilir enerjilerde de yine daha iyi, daha pozitif ayrışmalar olabilir diye bir beklentimiz var. Bunun haricinde petrokimya sektöründe TÜPRAŞ’ta çok iyi, çok çok güçlü bir net kar olabileceğini tahmin ediyoruz ama mesela PETKİM’de bir baskı olabilir. Bilançoda NAFTA’ya itilen makasları çok zayıfladı. O nedenle zayıf bir çeyrek bilanço olabilir. PETKİM’de eğer bu oluyorsa SASA ve AKSA’da da olabilir mi, acaba diye de bir endişe var. O taraf için de olabilir. SASA biraz daha iyi yöneten ve daha farklı bir iş yapan bir firma, AKSA da öyle o yüzden hani PETKİM’deki olumsuz etkilenme kadar bu şirketlerde olumsuz bir etkilenme olmayabilir.
SATAMAMAYA BAŞLARLARSA O SIKINTI
BİST100’de bundan sonrası için takip edilmesi gerekli kritik seviyeler neler?
Geleneksel yılsonu rallisi olur mu? Geleneksel yıl sonu rallisi yaşanır mı bilmem ama biz zaten bir ralli yaşıyoruz. Enflasyon rallisi bu. Enflasyonla beraber yaşanan bir ralli, nominal bir ralli, bizim buna verdiğimiz isim bu. Bir ülkenin ekonomisi için, o ülkede yaşayan insanların satın alma güçleri için çok hoş şeylerden bahsetmiyoruz elbette. Keşke enflasyon minimum düzeyde olsa ve reel olarak katma değerli bir büyüme olsa. Bu daha da iyi olur ama şu anda bir enflasyon süreci içinde yaşadığımız için bu yorumları yapıyoruz. Buradan şu sonuç çıkmasın, hocam işte enflasyon o zaman hep böyle olsa da borsa hep yükselse. Öyle bir şey yok, şu anda biz nominal bir ralli yaşıyoruz. Borsa, dolar bazında 200 dolarların üzerine yerleşebilirse ve yukarı doğru giderse işte o reel anlamda bir getiriye doğru gidecek. Ama enfeksiyon var ve şirketler fiyat artırıyorlar ve bu fiyat artırmaların rağmen satabiliyorlar. Bilançolar büyüyor çünkü enflasyonla ve bu büyümenin sonucunda da hisse fiyatı artıyor. Yaşadığımız olay bu. Satabildiği müddetçe sıkıntı yok. Bu daha gidecek gibi görünüyor. Ama satamamaya başlarlarsa, tüketim artık iyice yavaşlarsa, artan fiyatlar tüketiciyi yıldırmaya başlarsa ve tüketimde bir durma veya yavaşlama olursa, işte o zaman şirketler de kar edememeye başlayacaklar. Kar edemiyorsanız da borsa yükselmez, düşer. O da bizim için önemli bir risktir. Üçüncü çeyrek bilançoları güçlü gelecek ama şirketlerde son çeyrek bilançolarını biraz da bu açıyla inceleyeceğiz. Bir de en önemli sebebimiz, bugün hissesini satan birisinin gidebileceği yani kendi parasını enflasyona karşı korumak için yatırabileceği bir adres yok. Bunlar tabii hepsi birden bir araya gelince de bize de bir ralli çıkıyor.
Cezaların artık korkutucu seviyede olmasında fayda var
Borsada dolar bazında bir ralliyi ne tetikleyebilir?
Şu anda 208 seviyesindeyiz dolar bazında. Türkiye’nin risk algısı CDS’i düşürebilecek ve bunun da sonucu olarak Türkiye’ye inanılmaz bir sıcak para, bir portföy akışının önünü açabilecek bir gelişme olursa işte o zaman endekste dolar bazlı olarak da yukarı gideriz. 500 dolar ya da 5 cent seviyesi olarak ifade ettiğimiz ki o da 9 binlere falan isabet eder. 9 bin olmazsa bile 400’ler var arada o da herhalde 7500’li endekslere falan isabet eder. Böyle çok garip anormal bir ralli yaşarız açıkçası. Ama öyle bir durum şu an için yok çünkü dünyada portföy yatırımı yapan büyük fonlar, büyük para yöneticileri Türkiye’nin uyguladığı politikanın Ortodoks olmadığı için yararlı olmayacağını düşünüyorlar. Böyle bir düşünceye sahip olduğu için de giriş yapmıyorlar. İkinci sebebi de hem S&P olsun hem Fitch olsun oralarda kredi notlarımız çok çok aşağıda. Notumuzu birkaç gözden geçirme sonunda artacağına yönelik bir algı vardır, oluşur. O da etkileyebilir, ama şu anda bunlar mevcut değil. Bir de tabii seçim sathına girdik. Bu belirsizlik yaratan bir faktör. Bu da yabancıların Türkiye’ye girişini şu anda engelleyen üçüncü etmen.
Yerli yatırımcının fiyatlama davranışları biraz daha mı farklı? Nasıl?
Daha farklı oldu ama tabii hepsinde değil. Yani yerlilerin içerisinde bir yatırım fonu, yatırımı yapanlar var. Uzun vadeli borsa yatırımı yapanlar da var ve sayımız giderek artıyor. Videolar, yayınlar yaparak bu kişileri daha çok artırıyoruz. Buna da ben çok memnun oluyorum. Ama bunların haricinde böyle çok kısa vadede çok hızlı sonuç almak isteyenlerde var. Bunlar toplu bir şekilde daha sığ olan hisselere girdiklerinde ani ve yukarı agresif hareketlere de sebep oluyorlar. Daha bir şirket sevdalısı olma hareketleri de var onları da izliyoruz. Bu arada şunu da söylemek isterim yüzde 30 yabancı oranı şu anda bizim elimizde çok önemli de bir silah olmuş oldu. İlerde notumuz artar ve yabancı portföyler Türkiye’ye eğer giriş yaparsa borsada bu sefer inanılmaz bir yükseliş hareketi yaşarız.
Borsada manipülasyon sonrası alınan önlemler riski tamamen bitirdi diyebilir miyiz? Daha ne önlem alınmalı?
Şu anda en azından VİOP tarafında adımlar atıldı. VİOP’la ilgili daha ne gibi önlemler alınır, sanki gereği yok gibi duruyor. VOP’taki pay senetlerinin toplam pozisyon büyüklükleri dayanak varlığın halka açık piyasa değerinin yüzde 50’si kadar olacak bundan sonra. Eskiden yüzde 100’üydü. Orayı daha da aşağıya indirdiler. Bir kişi bir firmanın yüzde 2’sinden fazlasını alamayacak gibi şeyler var. Bunlar bence yeterli, bundan sonra belki olayın SPK mevzuatı ayağı olabilir. İkincisi Türk Ceza Kanunu ayağı olabilir. Cezaların artık cidden korkutucu şekilde olmasında fayda olabilir. Amerika’da insanları yıllarca hapis yatırıyorlar. Sermaye piyasaları gerçekten sadece Türkiye için değil bütün ülkeler için çok önemli. Bugün Amerika gibi Avrupa gibi gelişmiş olan ülkelerin arkalarında çok güçlü sermaye piyasalarının yattığını görüyoruz. Ülkede tasarruf oranının artmasında, insanların milli gelirden aldıkları pay oranının artmasında sermaye piyasalarının çok çok büyük bir önemi var. Amerika’da nüfusun yüzde 55’lik bir kısmı hisse senedi sahipliğine sahip. Japonya’da da bu çok yüksektir. Ama bizde sadece yüzde 3’ler seviyesinde. Giderek artıyor. Benim de bir hayalimdir bu; Türk insanının büyük bir kısmı borsada yatırım yapan, borsadaki büyük şirketlerde ortaklığı olan, kızının oğlunun okulunu ortak olduğu şirketlerinden aldıkları temettülerle ödeyen, kendi ülkesinin şirketine yatırım yapan bir millet, bu çok çok önemli. Bu yolda yavaşta olsa gidiyoruz. Tabii bunların olabilmesi için de güven sağlanması lazım. Güvenin sağlanması için de daha güçlü regülasyonların devam etmesinde fayda var elbette ki.